3 Mayıs 2011 Salı

PFULLENDORF

Almanya'nın güneyinde, Sigmaringen bölgesinde küçük bir köy. Bu şirin köye ulaşabilmek için 12 saatlik bir yol çekmek zorunda kaldık. Aslında yol yaklaşık 6 saat sürüyor. Ama biz, arada Kaiserslautern'e uğradık. Köye ulaşmaya 60 km kala Sigmaringen yolunu kapadıkları için trafikde epeyce beklemek zorunda kaldık.

Neden Pfullendorf diye merak edecek olursanız eğer, kanka ziyarti sebebiyle gittik. Yoksa Unesco dünya mirası listesinde olduğu için değil. Köyün civarı çok güzel, aslında Almanya güzel ülke. Her yer yemyeşil.
Pfullendorf aslında tarihi bir köymüş, tarihi 1200'lere dayanıyormuş. Fakat ben bunlara dair bir şey görmedim, duymadım.

Geldiğimiz akşam yan köye yemek yemeye gittik. Bizimkiler bu köyün konusu her açıldığında bir kanatçıdan bahsediyorlardı. İşte fırsat! Kanatçıya gittik tabiki. Sıkça bahsi geçen kanattan sipariş ettik. Yandaki fotoğrafta görülen tabak tek kişi için hazırlanmış. Alman insanı bu tabağı bitirebiliyor, biz dört kişi iki tabak sipariş ettik. Patatesleri bitiremeden ayrıldığım için çok üzgünüm. Neyse belki bir dahaki sefere... Zaten bir dahaki sefer olursa eğer, bu kanatçının adresini alıp bu bloga yazmayı düşünüyorum. Olur da Almanya'ya gelirseniz, hele bir de güneyinde iseniz bu kanatçıya mutlaka gidin derim.

Pfullendorf'a çok yakın Überlingen diye küçük bir şehir var. Bu şehri önemli kılan şey, Lake Constance veya Almanların deyimiyle Bodensee'ye sahilinin olması. Bodensee ise ucu bucağı görünmeyen kocamaaaan bir göl. İnsanlar denizmiş gibi yapıp mutlu oluyorlar. Ayrıca bu göle İsviçre ve Avusturya'nın da sahili var. Rhein nehri bir ucundan giriyor, diğer ucundan çıkıp İsviçre'den yoluna devam ediyor. Sahilde oturup, yağmur altında dondurmamızı yedikten sonra ( Almanların dondurma konusunda da kendilerini aştıklarını düşünüyorum) şehirde kümük bir tur attık. İşte Almanların heykel sanatına yaklaşımlarını burada öğrendim. Sahile yakın bir meydanda bulunan bu heykelin denizden çıkan canlıları temsil etmediğini düşünüyorum. Denizkızı dediğimiz şeyi ben hep çok güzel ve estetik birşey olarak düşündüm (ve düşünmek istiyorum). Ama bu heykeldeki deniz gudubetleri, benim denizkızı anlayışıma çok uzak.



Überlingen'den sonra Pfullendorf ahalisinin gitmekten keyf aldığı Seepark'a gittik. Seepark girişinde yine Alman heykel sanatının güzel bir örneği sizi karşılıyor. Sağ yanda gördüğünüz fotoğraf heykel grubunun tamamı. Sol yandaki ise en tepedeki heykel. Şimdi, aynı denizkızında olduğu gibi, kelebek hayvanı da gayet güzel, zarif bir hayvandır benim bildiğim. Ama bu heykele baktığımda ise sanatçının bu kelebek hayvanı ile bir sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Oturan amca ve diğer küçük heykelleri konuşmaya bile gerek yok. Bu karşılaşmanın ardından çocuklar için hazırlanmış bir oyun parkı karşınıza çıkıyor. Çocuklar burada yalın ayak başı kabak suyun içinde oynuyorlar. Biz bu havada hasta olurken tabiki onlara birşey olmuyor. Neyle besliyorlarsa o çocukları...


 Biraz daha ileride karşınıza göl çıkıyor. Evet burada da göl var. Ama Bodensee gibi büyük değil, etrafında yürüyerek bir tur attığınızda 45 dakika falan sürüyor. Göl kenarında su kayağı için tesis kurulmuş. Ve anladığım kadarıyla bütün yazı bu gölün kenarında, kayarak ve güneşlenerek geçiriyorlar.


Tesiste güzel, temiz bir restoran var. Ama yemek seçeneği çok yok. Sanırım orada gidecek en güzel şey bira ve patates. 


Günün noktasını Pfullendorf köyünün güzel İtalyan restoranında koyduk. Celentanos'un pizzaları çok güzeldi. Aslında o kadar gezip yorulunca ne olsa güzel olurdu sanırım. Restoranda servis yapan çocuk bizi '' iyi akşamlar hoş geldiniz" diyerek karşıladı. Çocuğun Türk olduğunu düşündüm ancak bizim arkadaşlar kendisinin İtalyan olduğunu söylediler. Türkçe öğrenmeye çalışıyormuş. Sevindim işte nedense... 


Güzel geçen, sabahı güneşli, öğleden sonrası yağmurlu bir gündü...

2 yorum:

  1. Geçen yaz İtalya'dan önce Constance'da iki gün geçirmiştim,haliyle güney,almanya,göl ve heykelleri okuyunca direk şimsek çaktı. Evet dondurma konusunda Güney Almanya gerçekten çok başarılıydı en az benim o soğuk şeker yumaklarını mideye indirirken olduğum kadar.

    Yalnız Hocam, o kızartma tabağının sadece resmini görünce bile kolestrolüm ikiyüzelliye fırladı sanki...:S

    YanıtlaSil
  2. Aaaaah ah o tabak olsa şimdi ne yenir Gün var ya... Kolestrol çıksın ikiyüzelliye...

    YanıtlaSil