24 Nisan 2011 Pazar

TROLLS AND THE LEGENDS FESTIVAL

Festivaller diyarı Mons'dan merhaba. Yeni bir festival haberi ile yeniden birlikteyiz. Efenim bu seferki festivalimiz Trollerle ilgili. Troll ne derseniz, kısacası, İskandinav mitolojisinde mağaralarda yaşayan, büyük, kıllı, pis kokan canlılar (burada Yiğit Özgür'ün Gerizekalı'sından alıntı yapmadan geçemeyeceğim. ''Polislerimize tavsiyem biber gazı kullanmasınlar lütfen. Rezalet bir kokusu var ve haftalarca insanın üstünden çıkmıyor. Ben de biber gazı taşıyordum oradan biliyorum. Bir gün fakir bir adamcağıza çok acıdım. Ölsün diye sıktım. Sigara içtiği için alev aldı, yandı öldü...'' ). Festivalde şükür ki yalnızca troller yoktu, elfler de vardı.

Festival, Mons Expo'da 23 - 25 Nisan tarihleri arasında gerçekleşti. Girişi 5€ olan, otoparkına para ödemediğiniz, içerisinde çok güzel malzemeler olan ve fakat fahiş fiyatla satılan bir festivaldi.

Festival alanına geldiğimiz andan itibaren hayli değişik bir festival olduğuna hep beraber kanaat getirdik sanırım. ''Hep beraber'' ekibi ben, Seçkin ve Leuven muhabirimiz Ayşenur. Tabiki park yeri ararken içeriden çıkan, değişik kostümlü insanlar gördük. Bu değişik kostümlerin ne kadar değişik olduklarını içeri girdikten sonra daha iyi idrak ettik.

Biletlerimizi alıp içeri girdikten sonra bambaşka bir dünyaya geldiğimizi düşündüm. İlk etapta küçük bir resim sergisi karşıladı bizi. Ne yalan söyleyeyim daha iyilerini çizenler gördüm. Hemen buradan Yalım'ın kulaklarını çınlatmak istiyorum. Resim sergisinden sonra esas festival alanına girdik. Girdiğimizde gördüğüm manzara kaşısında bakakaldım. Etrafta çoğunlukla elf kostümü giymiş, birbirinden enteresan makyajlar yapmış insanlar dolaşıyordu. Hayır aklınıza festivalde görev almış insanlar oldukları gelmesin. Gayet güzel evlerinde hazırlanmış, süslenmiş, boyanmış, elf kulaklarını takmış aileler vardı. Anne - baba - çocuk bu şekilde hazırlanıp gelmişler. Gördüğümüz bu manzara kaşısında ben şahsen hayretlere gark oldum. Kendinizi Orta Çağda, Orta Dünyada hissedebileceğiniz kadar çok kostümlü insan vardı.

Sanırım birçoğumuz Yüzüklerin Efendisi filmini izlemişizdir. Orta Dünya'da geçen bu filmden çok hoşlanmıştım. Bu festivalde de bu tarz manzaralarla kaşılaşınca çok keyif aldım. Eğer isterseniz hemen oradan siz de bir kostüm edinip ortama ayak uydurabilirsiniz. Her türlü aksesuar mevcut. Elbiseler, ayakkabılar, takılar, kulaklar, kılıçlar... ne ararsanız var yani.

Festival alanının büyükçe bir kısmı da FRP oynamak için ayrılmış. Masalarda, oyunu daha hissedip anlayabilmeniz için :) kostümleriyle oynatan şahsiyetler vardı. Ortamın gazıyla canınız oyun çekiyor tabi ama, hayatında bir kere FRP oynamış, o oyunu da hatırlamayan (en iyi hatırladığım nokta ukemle birlikte ilk kez oynadığımız idi), üstelik fransızcası ''je suis Banu, comment ça va?'' dan ibaret benim için olanaksızdı tabi. Olsun, böyle bir şey yapamayı istemem bile hayli ilginç :)

Festival alanında daha öncede söylediğim gibi her türlü malzeme mevcut. Bunlardan biride Troll birası. Herşeyin birası olur Troll'ün olmaz mı? Neyseki birayı Troll'den yapmıyorlar, yalnızca ismi Troll, ''Cuvèe des Troll''. Yanlış değilse eğer ''bira fıçısındaki Troll'' demek. Bu bira markası üzerinde reklamının olduğu  bir sürü ürün satıyordu. 6'lı bira paketi, t-shirt (2007 ve 2011 t-shirtleri), bardak, G string, prezervatif gibi :) Bu da benim için ayrı bir ilk oldu. Hayli ilginç geldi bana, biz t-shirt, bardak gibi gayet sıradan hediyelikler yaparken bu arkadaşlar kendilerini aşmışlar.

Diğer ilginç olan şey ise ortamda canlı bir atmaca ve baykuşun bulunması. Gandalf çakması bir amca ve onun atmacası. Evcil atmacayı kolunuza alabiliyorsunuz. Tabi ben bunu boş geçmedim. Amcadan rica ettim, eldiveni takıp atmacayı koluma aldım. Zaten amca ve atmacasının orada bulunma amacı bu idi sanırım. Evcil atmacaya eldiveni taktığınız sağ elinizi uzatıyorsunuz, sahibide hayvana birşey fısıldıyor, o da hooop kolunuza konuyor ve sakin sakin etrafa bakıyor. Hayvan koluma konduğunda sarılıp bi öpesim gelmedi değil ama huyunu suyunu bilmediğim hayvan, belli olmaz deyip vazgeçtim. Baykuşu göremedim, onu Ayşenur görmüş.


Eveeet, bu da festivaldeki yeşil arkadaşım. Ben biraz soluk kaldım yanında tabi. Bilsem biraz makyaj yapar giderdim ama yine kurtarmazdı sanırım. Bu yeşil kardeşten daha yeşil, asma ve sarmaşık yapraklarıyla bezeli bir abla vardı ki makyaj yarışması yapılsa bana göre birinci o olurdu.

İşte böyle arkadaşlar. Dolu dolu geçen bir festivaldi yani. Hayal kırıklığı yaşamadan vakit geçirdiğimiz, bilgimizi görgümüzü artırdığımız hoş bir aktivite. Seneye bu vakitler bu taraflara gelecek olursanız internetten bir araştırın ve bu festivali görmek için vakit ayırın derim.


Vedui'il'er (Hepinizi selamlarım - elf dili) :))

2 yorum:

  1. hocam son cümlesine dek bir 'Legolas' ümidiyle heyecanla okudum ama elf çeşitlerini görünce hayallerim yıkıldı. :(

    YanıtlaSil
  2. sorma Gun, ben de çıkana kadar acaba görebilir miyim dedim ama nafile... hepsi yandan yemiş gibiydi. elfler bu kadar çirkin olamaz dedim içimden ve dışımdan.

    YanıtlaSil