4 Nisan 2011 Pazartesi

NE BAŞLIK KOYSAM BİLEMEDİM

Bir pazar günü nasıl geçti? 

Bu Pazar büyük Brocante günüydü Mons'da. İnternetten baktığımda, Brocante saatlerini 5:00 am - 5:00 pm olarak veriyordu. Tabiki o saatte kalkıp gitmedik, ne mümkün. Biz Brocante'a vardığımızda saat 1:00 pm di :)  Yani neredeyse olayı kapatmaya gidecekmişiz. Yine her çeşit malzeme mevcuttu. Esas konumuz bu olmadığı için çok uzatmayacağım Brocante olayını. 

Navigasyon cihazını karıştırırken '' chocolate outlet'' diye bir yer gözüme ilişti. Çikolatanın outlet'i mi olur? diye sormayın, evet var. Bruksel'de bir yer. Size daha fazlasını söylemek isterdim ama ne yazık ki kapalı olduğu için kırık çikolataları mı satıyorlar yoksa daha da kötüsü bayat çikolataları mı satıyorlar bilemedik.

O zaman dedik, Decathlon'a gidelim spor malzemelerine bakalım. Tekrar yola koyulduk, Decathlon'a geldik, kapı duvar. Kapalı. Neymiiiiiiiiiş, pazar günleri Brüksel'de de heryer kapalı oluyormuş. N'apalım diye düşünürken bizim kız geliyor 15'nde gidip bi Leuven'e bakalım nasıl bir yermiş acep dedik. Koca Leuven'in de kapalı olacak hali yok ya!

Leuven, aslında güzel bir şehir. Ama bizim şehre girdiğimiz yer sanırım az biraz sanayi bölgesi idi. (Şehre nereden gireceğiniz önemli tabi, biz kutsal cihazın aklına uyduk sanayiden girdik, tabelaları takip etsek belki daha iyi bir yerden girerdik) Kocamaaaaan Stella Artoise Bira Fabrikasından sonra otobüs duraklarına ve tren istasyonuna geldik - ki bir sürü öğrenci bekliyordu-.  Şehir merkezine yakın olduğunu tahmin ettiğimiz bir yere parkedip yürümeye başladık. Bir meydana geldik, canlı müzik hazırlıkları vardı.
Aylar sonra canlı müzik duyacak olmak heyecan yarattı bünyede. Yalnız ters bir durum vardı, bütün o güzel ses düzeni, hazırlıklar koca katedralin kapısında yapılmıştı. Sonra sorup öğrendik tabi ne olduğunu. Evet bir çeşit konser olacakmış. Aylardır süren restorasyon çalışmaları nihayet bittiği için ilahiler eşliğinde açılış kutlamaları varmış. O meydanın hemen yanında başka bir meydan daha var. Sanırım orası da Hükümet Konağı meydanı olsa gerek. Hemen bir sokaktan devam ederek başka bir meydana daha geldik. Geldiğimiz sokakta Mc Donald's ve yan komşusu İstanbul dönercisi bana memleketimin kokusunu getirdi :) Sokağın sonunda çıktığımız meydana ben ''cıvır meydanı'' adını koydum. (Ayşenur, meydanın gerçek adını sen öğreneceksin, bi de bu anlattıklarımı not ettin mi?) Neden cıvır meydanı? Çünkü cıvır cıvır genç insan kaynıyordu, sanırım öğrenci mekanı oralar.

Ayşenur, Leuven gayet güzel ve çok seveceğini düşündüğüm biryer, için rahat olsun. Hadi gel artık :)

2 yorum:

  1. az kaldı hocam geliyorum 15 nisan öğleden sonra ordayım :D

    YanıtlaSil
  2. Hıı, yorum yazdıktan sonra düzenleyemiyormuşuz. Öncelikle bunu öğrendik. Ardından, demiştim ki, biz de Birmingham'a gittiğimizde kaybolduyduk. Yürürken çevre yoluna kadar çıkmışız. Oradan tekrar şehre girerken sanayi sitesi gibi bir yerden girmek zorunda kaldık. Evet haklısın. Şehre nerden gireceğin önemli. Biz yayan girmiş olduğumuz için heyecanımız sizinkinden kat kat fazla olmuştu. Nitekim ihtiyaç olsa insan mahlukatı saatte 70 km ile koşamaz di mi?

    YanıtlaSil