27 Ağustos 2011 Cumartesi

ANOTHER DAY IN REYHAN MARKET

Güzel insanlar artık Reyhan Market'i biliyorsunuz. Yer olarak bilmesenizde isim olarak en azından aklınızda yer etmiştir. Güzide şehir Charleroi'da (tabiki çarleroi diye okunmuyor, o hataya düşmeyelim. Şağleruğaa diye okuyoruz) bu marketimiz. Sanırım daha önce Ayşenur'un Belçika'ya geldiği günki yazıda bahsetmiştim.

Ayda bir ziyaret ettiğim bu marketi bu hafta ikinci kez ziyaret ettim. Hayır, oraya gitmeye çok bayıldığım için değil. Fransızca sınıfından arkadaşım Pam'a sözvermiş olduğum için gittim.

Bu sabah evden çıkmadan önce Facebook'ta Resul ile konuşurken Resul "Bir Amerikalı ne alırki Türk marketinden?" diye sordu. Aklıma gelen ilk şey nar ekşisi oldu, çünkü Pam seviyor nar ekşisini, sonra belki zeytin alabilir diye düşündüm. Neyse biz buluştuk, Pam bir arkadaşıyla gelmiş, o da çok hevesliymiş Türk marketine gitmeye. Hadi hayır olsun inşallah deyip düştük yollara.

Güzelce arabamızı parkedip, çevreci olduğumuz için yanımızda getirdiğimiz poşetlerimizi bagajdan alıp, başladık alışverişe. Düşündümki ben alırım Pam ve Cathryn'de bakar. Ama hiç öyle olmadı.

-Banu bu ne?
-Yufka
-Ne yapıyoruz bununla?
-Börek, gözleme. Biliyor musunuz nasıl yapılır?
-Hayır. Sen bize öğretirsin :)
-Hııı tabi, hadi alalım.

Daha girişte sohbetimiz şekli şemali değişti. Sonra yaprak sarma konservesi bulduk. Yani Allah'tan yaprak alalım sen bize sarmayı öğret demediler ama ona benzer birşey oldu. Bir süredir kuru patlıcan dolması istiyordu canım ve Reyhan Market'te de buldum. Ben aldıktan hemen sonra Cathryn sordu bu ne diye. Anlattım. Bundan pek güzel dolma yaparız biz dedim. Şu an aramızdaki tek fark benim o dolmalardan birçok kez yemiş olmam, yoksa ben de saha önce hiç pişirmedim DEMEDİM.

Hemen hemen bütün reyonları bu şekilde gezdikten sonra kasaya ulaştık. Ödememizi yaptıktan sonra fırın tarafına geçtik. Önce birer Ramazan pidesi kaptıktan sonra karışık baklava paketi ile Reyhan Market   gezimizin sonuna geldik.

Dönüş yolunda arabada ufak bir piknik havası vardı. Taze pide eşliğinde sarımsak soslu zeytinyağlı yeşil zeytin, arkasından baklava partisi. O zeytin kutusu ön ve arka koltuk arasında mekik dokudu. Bende Pam ve Cathryn'in yemekten aldıkları keyfi onları izleyerek aldım. Yüzlerindeki mutluluğu tarif edemem.
Bu piknik havası arabayla sınırlı kalmadı, S.H.A.P.E. ulaştığımızda, üssün ünlü Randevu Cafe'sinde de devam etti. Hatta etrafta gördükleri arkadaşlarını çağırıp onlara da yedirdiler.

Beslenme saatinin sonuna geldiğimizde börek için gün belirleyip "byeee!" deyip ayrıldık.

Byeeee!


1 yorum: