26 Şubat 2011 Cumartesi

UÇAN KEDİLER

Hayvan sever bir insan olarak, hayatımda önemli yeri olan kedilerim de benimle birlikte Jurbise'e taşındılar.   Onları taşıma sürecim, benimde aklımı yitireyazdığım bir süreç oldu aslında. Bu süreç, buraya taşınmamızdan iki ay önce başladı. THY'nin ¨ kardeşim boş durma,  bu kedileri götürmek istiyorsan hergün bizi telefonla taciz et ¨ yaklaşımı, kediler için onay geldiğinde mutluluktan gözyaşlarımı tutamayacağım bir duygu seline gark etti beni.


Uçuş sabahı kedilere vermek üzere veterinerden ¨açken içilen 50cl'lik chimay %9¨ etkisi yapan bir sakinleştirici aldık. Öğrendiğimize göre kedilere içirdikten 1 saat sonra etkisini gösterecekti bu sakinleştirici. Kedilerden bir tanesi zombi, diğeri uslanmış şekilde check-in desk'e geldik. Oğlanlardan bir tanesi kabine, diğeri canlı hayvan kargosuna gideceğinden yeterince stresliyken, deskteki yılbaşı güzeli bayan bize dönüp ¨pilot onayı gelmezse kedinizi uçağa alamayız, bu durumda yine de uçacak mısınız?¨ diyerek içimdeki canavarı uyandırdı. ¨Evet uçucam, bu kedi de uçacak. Sıkıntı varsa pilotun onay verebileceği başka uçak getirsinler¨ yorumumla da yılbaşı güzelinin gözlerini pörtlettim. Herkes boarding sırasındayken biz halen onay bekliyorduk. Sanırım pilotumuz akşam alemlere akmış, coşmuş olacak ki gelşesi biraz zaman aldı. Neyse geldi, onay verdi, kedimi biri alıp götürdü ve bizde sarhoş olan diğer kedimizle uçağın yolunu tuttuk. Uçağa adım atar atmaz, günaydın diyen ilk hostese ¨canlı hayvan kargosunun ısıtıcısı açık mı?¨ sorusuyla başladım. ¨Ne içersiniz?¨, ¨ Çay, aşağının ısıtıcısı açık mı?¨. ¨Ne yersiniz?¨, ¨Farketmez, ısıtıcı açık mı?¨.... Biri gelipte ¨evet ısıtıcı açık¨ diyene kadar da bu böyle sürdü. Hayvancığı sağ salim görene kadar rahatlayamadığım için de balon balığı gibi şiştim bu arada.


Uçak indi, sarhoş oğlan hala sarhoş (bu arada Ankara'dan yaklaşık 4 saat kadar uçtuk). Pasaport kontrolden geçtik ve ben kedimi nerde bulacağım acaba diye çırpınırken fosforlu yelek giymiş bir çocuğun elinde giden kediyi görünce koşmaya başladım. Korkudan gözleri yerinden fırlamış kedimi kendimce kurtardıktan sonra bir sonraki level'a hazırdık artık. Kedilerin muayene ve kontrolü. Yolu takip ettik, şimdi eldivenli adamlar bizi durduracaklar, kedileri alacaklar, karnelerde sorun bulacaklar derken, a-aaaa kapının önündeyiz...


Bu arada sarhoş kedi hala sarhoş, uslanmış kedi ayrıca korkmuş durumda...


Bu uçuştan öğrendiklerimiz;
- Çok sevdiğiniz hayvanınız için erken rezervasyon yaptırın, çünkü sınırlı sayıda hayvan alıyorlar uçağa. Kedi varsa köpek, köpek varsa kedi alınmıyor bilginize.
- Kedi veya köpek dışında hayvan alınmıyor uçağa. (THY dışındaki uçak firmalarında prosedür nedir bilmiyorum ama ya evcil keçim ya da su kaplumbağam olsaydı ne olacaktı? Keçim be-e-eee diye bağırırken ben de ¨bu keçi uçacak ben de uçacağım¨ diyor olabilirdim.)
- Veeee hostes ve hostları bayana kadar ısıtıcının açılıp açılmadığını sormak. Bırakın sinirlensinler, açılmayan ısıtıcılar yüzünden donan bir sürü hayvancık olduğunu duydum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder